Ar-Ge Ekosistemimizdeki Mevcut Durumun Analizi ve Politika Önerileri - İLKE Analiz

Ar-Ge Ekosistemimizdeki Mevcut Durumun Analizi ve Politika Önerileri

Ali Sınağ

Üniversitelerin araştırma çıktılarının ekonomik kazanıma dönüştürülmesi, sektöre sağladıkları teknoloji ve bilgi transferi, yetiştirdikleri araştırmacıların sanayiye katkıları ve oluşturdukları yenilik ekosistemi düşünüldüğünde ülkemizin kalkınmasına üst düzey katkı sağladıkları ortadadır. Ar-Ge ekosistemimizin paydaşları arasında önemli role sahip olan üniversiteler, son dönemde büyük bir değişim yaşamaktadır. Üniversitelerimizin girdi odaklı süregelen yapısının çıktı odaklı bir yapıya dönüşümü Ar-Ge ekosistemimizin diğer aktörleri olan kamu ve özel sektör ile iş birliklerinin yeniden gözden geçirilmesini zorunlu kılmıştır. Ar-Ge destek mekanizmalarından en fazla yararlanan kuruluşların başında gelen üniversitelerimizin gerçekleştirdiği çalışmaların, sektöre ve üretime dönüşebilme oranının yüksekliği, sanayinin de üniversitelerde yürütülen bu çalışmalara destek olması hatta daha da iyisi sektör üniversite işbirliğiyle gerçekleştirilmesiyle yakından ilişkilidir. Bu noktada Yükseköğretim Kurulunun (YÖK) misyon farklılaşması yaklaşımı kapsamında hayata geçirdiği yenilikçi uygulamalar (Araştırma Üniversiteleri, üniversite performanslarını izleme), üniversite sıralama sistemleri ve Yükseköğretim Kalite Kurulunun (YÖKAK) üniversitelerimizi izleme ve değerlendirme süreçleri; üniversitelerimizin Ar-Ge ekosistemimize katkı sunma noktasında daha etkin bir rol üstlenebilmesi için ortaya konmuş bazı yenilikçi yaklaşımlardır.

Yükseköğretimde Yeni Teşvikler

Yükseköğretim Kurulu, üniversitelerimizin Ar-Ge’de yenilikçi bir yapıyı kurgulamalarına ve araştırma kapasitelerinin geliştirilmesine böylelikle de Ar-Ge ekosistemimize sundukları destekleri artırabilmelerine yönelik aşağıdaki uygulamaları hayata geçirmiştir:

  1. Üniversitelerin misyon odaklı ihtisaslaşmasının ve tek tip üniversite modeli yapısından rekabet odaklı çeşitliliği esas alan bir yapıya dönüşümün sağlanması amacıyla 2016 yılında “Bölgesel Kalkınma Odaklı Üniversiteler” ile 2017 yılında “Araştırma Üniversiteleri”nin belirlenmesi,
  2. Üniversitelerin araştırma süreçlerinin de dahil edileceği çıktı odaklı kalite güvencesi süreçlerinin geliştirilmesine yönelik idari ve mali özerkliğe sahip Yükseköğretim Kalite Kurulunun oluşturulması,
  3. 100/2000 (100 öncelikli alanında 2000 doktoralı insan kaynağı) programı kapsamında Ar-Ge ve yenilik odaklı insan kaynağı ihtiyacının karşılanması,
  4. Eğitim Programları Danışma Kurulu ve Meslek Yüksekokulları Koordinasyon Kurulunun oluşturulması,
  5. Doktora sonrası araştırmacı istihdamı, Devlet yükseköğretim kurumlarının öğretim üyesi kadrosunda fiilen altı yıl çalışan öğretim üyelerine, yurt içinde ve yurt dışında alanıyla ilgili Ar-Ge niteliğinde çalışmak üzere, bir yıl süreyle ücretli izin verilmesi,
  6.  Sermaye şirketi statüsünde teknoloji transfer ofisi kurulabilmesi,
  7. Bilimsel araştırma projelerine ilişkin ödeneklerin kullandırılmasında, proje kapsamında görevlendirilecek tezli yüksek lisans ve doktora programlarındaki öğrencilere burs ödenebilmesi,
  8. Üniversitelerin fen ve mühendislik alanlarında öğrenim gören öğrencilerin, beceri odaklı yetkinlerinin geliştirilmesine yönelik olarak öğrenimlerinin son yılında bir yarıyıl süresince işyerinde eğitim yapmasının teşvik edilmesine yönelik program geliştirilmesi,
  9. Organize sanayi bölgelerinde kurulan meslek yüksekokulları için öğrenci başına ilgili yükseköğretim kurumlarına, Yükseköğretim Kurulu bütçesine bu amaçla tahsis edilen ödenekten eğitim desteği yapılabilmesi,
  10. Yükseköğretim kurumlarında ve/veya belirli fakülte ya da bölüm ve programlarda görevlerinde kalmalarında fayda görülenlerin yaş hadlerinin, ilgili yükseköğretim kurumunun teklifi ve Yükseköğretim Kurulunun onayı ile birer yıllık sürelerle yetmiş beş yaşına kadar uzatılabileceğine ilişkin düzenlemeler gerçekleştirilmiştir.

Üniversitelerimizin eğitim ve araştırma süreçlerinde kalite seviyesinin artırılması, özellikle araştırma çıktılarını ürüne dönüştürecek nitelikli insan kaynağının yetiştirilmesi ve sözü edilen süreçlerin sektörün ihtiyaçları doğrultusunda kurgulamasının sanayi ile işbirliğine sağlayacağı katkı açıktır. Bu kapsamda mevcut teşvik ve destek mekanizmalarına katkı sağlaması için bazı önerilerde bulunmak da gereklidir.

Üniversitelerimize Yönelik Ar-Ge Süreçlerini İyileştirme Önerileri

Üniversitelerimizin Ar-Ge süreçlerini daha iyi yürütebilmeleri için temelde altı adım atmak gerekmektedir.

Üniversitelerde araştırma süreçlerinin çıktıları ile araştırmacıların performanslarını izlemek amacıyla mekanizmalar kurulmalı, elde edilen izleme sonuçlarından tespit edilen iyileştirmeye açık yönlerin geliştirilmesi için üst yönetimlerce gerekli önlemler alınmalıdır (YÖKAK Genel Değerlendirme Raporu 2017). Ayrıca, üniversitelerin en büyük varlığı cihaz veya alt yapının yanı sıra eğitimde, araştırmada ve topluma katkıda daha verimli olmayı sağlayan tecrübe, bilgi, beceri gibi değerleri yapısında toplayan “beşerî sermaye”dir. Araştırmanın en önemli paydaşı olan beşerî sermayenin, yani nitelikli insan gücünün, beslendiği genç araştırmacıların doktora/doktora sonrası, dünyadaki saygın üniversitelerin gelişmiş altyapılarında deneyim kazanması için sağlanan destek mekanizmalarından yararlanmaları teşvik edilmelidir.

“Üniversitelerin en büyük varlığı cihaz veya alt yapının yanı sıra eğitimde, araştırmada ve topluma katkıda daha verimli olmayı sağlayan tecrübe, bilgi, beceri gibi değerleri yapısında toplayan “beşerî sermaye”dir”

Üniversite sanayi işbirliğini somut hedeflerle ortaya koyabilmek için üniversitelerimizin araştırma strateji ve politikalarını sanayinin ihtiyaçları ve ülkemizin öncelikli araştırma hedefleriyle uyumlu olacak şekilde belirlemeleri gerekmektedir. Bunu sağlayabilmek içinse lisansüstü enstitülerin işleyiş durumunda değişikliğe gidilmelidir. Lisansüstü enstitüler, çoğunlukla öğrenci işleriyle yoğun bir faaliyet sürdürmektedir. Aslında enstitüler araştırmaya daha fazla katkı yapabilecek potansiyele sahip olduklarından üretilen tezlerin raflarda kalmaması; ürüne, makaleye, patente dönüşebilecek şekilde tasarlanması noktasında enstitülerin bu potansiyellerini kullanmaları önem taşımaktadır.

Üniversitelerimizin bilgi üretimi noktasındaki zafiyeti ise üzerinde durulması gereken bir başka husustur. URAP 2020-2021 Dünya sıralaması raporuna göre üniversitelerimizde nitelikli makale üretme konusunda güçlük yaşadığımız görülmektedir. Dünya Q1 makale ortalaması %42,32 iken Türkiye Q1 makale oranı %21,07’dir. Bu farkın kapanması için araştırmaya bakış açımızı değiştirerek araştırma hipotezini, özgünlüğü önceleyecek şekilde planlamalı; disiplinler arası ve uluslararası çalışmalara önem vermeli, araştırma altyapılarımızda bulunan cihazları etkin kullanma kültürünün oluşturulması gerekmektedir(2020-2021 URAP Dünya Sıralaması Bildirisi).

Tüm bunlara ek olarak üniversitelerimiz Ar-Ge kültürünü yaygınlaştırmalı, strateji ve politikalarıyla uyumlu Ar-Ge faaliyetleri yürütmelidir. Bunun için de politika metinlerinin yazıldığı gibi uygulanma veya uygulandığı gibi yazılma zorunluluğu bulundurulmalıdır. Bu önemli altı adımın üniversite-sanayi iş birliği altında atılması halinde gerek yukarıda zikredilen üniversitelerin dünya ortalamasına göre makale üretimindeki zafiyeti, gerekse ortaya koymakta olduğu çıktıların niteliğinde yükseliş gözlemlenecektir.

Editör Notu: Bu yazı İLKE Vakfı bünyesinde kurulan TODAM (Toplumsal Düşünce ve Araştırma Merkezi) tarafından yayınlanan “AR-GE Ekosisteminde Üniversitelerimiz” başlıklı politika notundan alınmıştır.

0 yorum

Diğer Yazılar