Deprem Sonrası Eğitimde Eşitsizlik Riski - İLKE Analiz

Deprem Sonrası Eğitimde Eşitsizlik Riski

Yunus Vehbi Karaman

6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş’ın önce Pazarcık ilçesinde 7.7 sonra Elbistan ilçesinde 7.6 şiddetinde meydana gelen iki büyük deprem Türkiye’yi sarstı. Deprem şiddetlerinin büyüklüğü, art arda gerçekleşmesi ve iklim şartları afetin büyüklüğünü arttırdı. Bu iki depremin sonuçları henüz tam olarak netleşmese de manzara aşağı yukarı tahmin edilebilir bir hal almıştır. Son yüz yılda dünya çapındaki en büyük doğal afetlerden biriyle, cumhuriyet tarihinin ise en büyük doğal afetiyle karşı karşıya olduğumuz ortak kanaat olarak dillendirilmektedir.

Deprem Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa olmak üzere 11 ili doğrudan veya dolaylı olarak etkiledi. Bu illerin bir kısmında büyük yıkımlar olurken bir kısmında ise lokal tahribat gerçekleşti. Henüz depremin zarar verdiği bölgelerdeki nihai yıkım ve vefat sayılarına sahip olmadığımız için 11 ilin tamamı değerlendirmeye dahil edilmiştir.

Bu ölçekte büyük bir afetin çok önemli toplumsal etkileri olacaktır. Kurumsal ve özellikle de örgün eğitimin de böylesi bir yıkımdan ciddi bir şekilde etkileneceğini söylemek gerekir. Depremler, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okulların açılacağı 6 Şubat Pazartesi günü gerçekleşti. Bakanlık 7 Şubat’tan itibaren tüm ülkede okulları tatil etti. Okulların deprem dışındaki illerde 2 haftalık tatilin ardından 20 Şubat günü açılması kararlaştırıldı. Yine bakanlık tüm Türkiye’de bu yıl LGS’ye girecek öğrencilerin 8. sınıfın 2. dönem konularından, YKS’ye girecek öğrencilerin ise 12. sınıfın 2. dönem konularından sorumlu tutulmayacağını açıkladı.

TÜİK’in 2022 yılı için açıkladığı verilere göre depremin etkilediği 11 ilin toplam nüfusu 14.013.196’dır. Bu nüfus Türkiye’nin toplam nüfusunun (85.279.553) %16.4’üne denk gelmektedir.[1] Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2021-2022 Eğitim yılı için hazırladığı istatistiklere baktığımızda ise deprem bölgesinde bulunan 11 ilde kamu ve özel okullarda ilköğretimde ve ortaöğretimde örgün olarak eğitim gören toplam öğrenci sayısı 3.418.856’dır. Bu sayı ise tüm Türkiye’de örgün olarak zorunlu eğitim kapsamında okuyan toplam öğrenci sayısı olan 15.532.369’un yaklaşık %22’sine tekabül etmektedir. Yine MEB istatistiklerine göre 11 ilde görev yapan öğretmen sayısı 208.556’dır. Bu sayı Türkiye’deki toplam öğretmen sayısı olan 1.076.531’in %19.3’üne tekabül etmektedir[2]. Dolayısıyla Türkiye’deki yaklaşık her 5 öğrenciden ve öğretmenden birinin depremden etkilendiği söylenebilir.

İl il baktığımızda ise kamusal ve özel okullarda, Adana’da 472.316, Adıyaman’da 153.647, Diyarbakır’da 437.297, Elazığ’da 106.375, Gaziantep’te 588.201, Hatay’da 420.067, Kahramanmaraş’ta 270.781, Kilis’te 50.231, Malatya’da 158.858, Osmaniye’de 127.231 ve Şanlıurfa’da 638.430 öğrenci eğitim görmekteydi.

 Devlet İlkokulÖzel İlkokulDevlet OrtaokulÖzel OrtaokulDevlet LiseÖzel LiseToplam
Adana164.5016.390150.5978.746127.66814.414472.316
Adıyaman49.51593546.3511.16548.0532.731148.750
Diyarbakır149.4645.756138.2646.494119.12118.198437.297
Elazığ33.2081.43432.3391.71932.3385.337106.375
Gaziantep222.3695.449197.3236.062145.54911.449588.201
Hatay147.3294.235136.3095.126116.64810.420420.067
Kahramanmaraş93.4272.18690.3613.17276.0575.578270.781
Kilis18.93329817.54732912.68444050.231
Malatya49.5592.40847.7353.01848.3987.740158.858
Osmaniye43.0401.22039.0751.78439.4842.947127.550
Şanlıurfa249.4753.089219.7014.803139.77121.591638.430
Toplam1.220.82033.4001.115.60242.418905.771100.8453.418.856

Yine kamu ve özel sektör birlikte olmak üzere Adana’da 29.050, Adıyaman’da 11.086, Diyarbakır’da 26.526, Elazığ’da 8.007, Gaziantep’te 32.516, Hatay’da 26.552, Kahramanmaraş’ta 17.467, Kilis’te 3.220, Malatya’da 12.242, Osmaniye’de 8.818 ve Şanlıurfa’da 33.718 olmak üzere toplam 209.202 öğretmen görev yapmaktaydı.

 Devlet İlkokulÖzel İlkokulDevlet OrtaokulÖzel OrtaokulDevlet LiseÖzel LiseToplam
Adana8.2306079.2817278.7951.40829.048
Adıyaman2.862763.8891573.31933910.642
Diyarbakır8.1303929.2724887.0041.24026.526
Elazığ1.9991152.5761262.7664258.007
Gaziantep9.67657411.2636018.8821.32032.316
Hatay8.2204769.1485017.1761.03126.552
Kahramanmaraş4.8911896.1742805.22271117.467
Kilis1.00924120029901573.220
Malatya2.8762144.0033094.06377712.242
Osmaniye2.4431482.8822332.6284848.818
Şanlıurfa10.98326112.5764367.9931.46933.718
Toplam61.319307672.264388758.7499.261208556

Art arda gerçekleşen iki depremin ne kadar insanı, daha özelde ne kadar öğrenciyi ve öğretmeni etkilediği henüz bilinmiyor. Deprem sonucu binlerce binanın yıkıldığı ve hasar gördüğü varsayılıyor. Bu binalar arasında okulların da olması muhtemel. Öğrencilerin ve öğretmenlerin büyük bir kısmının depremden zarar gördüğünü, can veya mal kayıplarının meydana geldiğini düşünürsek eğitim kurumunun da depremden önemli ölçüde olumsuz etkilendiğini söyleyebiliriz.

Eğitimin devam edebilmesi için en temel unsur olan okulların durumu henüz belirsizliğini koruyor. Yine bölgede görev yapan öğretmenlerin ve okula devam edecek öğrencilerin de ne şartlarda olduğunu bilmiyoruz. Depremin yoğun bir yıkım ve hasar meydana getirdiğini düşünürsek evsiz kalan öğretmen ve öğrencilerin hayata nasıl devam edecekleri eğitimin de akıbetini belirleyecek.

Afet Şartlarında Eğitim Ne Kadar Mümkün?

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, depremlerden etkilenen illerin eğitim takvimlerini açıkladı. Buna göre depremden daha az etkilenen Adana, Diyarbakır, Şanlıurfa ve Kilis’te 1 Mart itibariyle eğitim başlayacak. Osmaniye ve Gaziantep için belirlenen tarih 13 Mart iken depremden en çok etkilenen Kahramanmaraş, Adıyaman, Hatay ve Malatya için 27 Mart tarihi işaret edildi. Eğitim öğretime geçişin il bazlı değil ilçe ve okul temelli olacağı, sağlamlık raporlarına göre hareket edileceği de ayrıca dile getirildi.[3] Her ne kadar eğitime geçişle alakalı bir takvim yayınlanmış olsa da yıkımın yoğun olduğu bölgelerden dışarıya doğru göçün başladığını, insanların farklı şehirlere giderek hayata tutunmaya çalıştıklarını biliyoruz. Farklı şehirlere göç eden ailelerin çocuklarının eğitim olanaklarına erişmeleri daha kolay olacaktır. Zira çocuklar, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı kurumlara başvurarak eğitimlerine devam etme imkanına sahipler. Deprem bölgesinden ayrılmayan ailelerin çocuklarının ise eğitime katılımı daha sancılı bir süreç olarak karşımızda duruyor. Zira yıkılan veya hasar gören okulların sayısı az olsa da eğitimi verecek kadroların yani öğretmenlerin durumu netleşmiş değil. Vefat eden öğretmenler olabileceği gibi evi hasar gördüğü için bölgeyi terk edecek veya memleketine geri dönecek olan öğretmenlerin olması muhtemel. Yine psikolojik travmanın öğretmenler üzerindeki etkisinin de varlığını dikkate almak gerekir. Bu da eğitim sürecinde aksaklıkların yaşanacağı anlamına gelmektedir.

Böyle bir travmanın eğitim çağındaki çocuklara vereceği psikolojik zarar ancak örgün ve yüz yüze eğitim ile hafifletilebilir.

Pandemi sürecinde tecrübe ettiğimiz online eğitimin ne kadar işlevsel olduğu tartışılmıştı. İçerisinde bulunduğumuz afetin pandemiden çok daha ağır şartlara sahip olduğunu yadsıyamayız. Depremde yaşanan travmanın aşılması için okulun sosyalleştirici ve iyileştirici yönü muhakkak dikkate alınmalı. Yetişkin insanlarda dahi kalıcı hasarlar bırakması beklenen böyle bir travmanın, eğitim çağındaki çocuklara vereceği psikolojik zarar ancak örgün ve yüz yüze eğitim ile hafifletilebilir. Deprem bölgelerinde eğitimin en kısa zamanda yüz yüze sürdürülmesi ve öğrencilerin tamamını kapsayacak şekilde planlanarak uygulamaya geçmesi gerekmektedir.

Afet Eğitimdeki Eşitsizliği Arttıracak mı?

Kahramanmaraş merkezli depremler çok geniş bir alanı ve milyonlarca insanı etkiledi. Henüz vefat ve yıkılan bina sayısının ne kadar olduğu net olarak bilinmiyor. Fakat bu denli büyük bir afetin özellikle sosyoekonomik olarak dezavantajlı toplumsal kesimleri daha fazla etkileyeceği sosyolojik bir gerçektir. Afetin zihinsel ve ruhsal tahribatı da uzun bir zaman dilimine yayılan etkilere sahip olacaktır.

Evsiz kalan öğretmen ve öğrencilerin hayata nasıl devam edecekleri eğitimin de akıbetini belirleyecek.

Afetten sonra eğitim kapsamında ilk akla gelen 8. sınıf ve 12. sınıf öğrencilerinin durumu oldu. Zira Haziran ayında girecekleri sınavlar, eğitim süreçleri açısından önemli bir eşiği temsil ediyor. Bu bağlamda Milli Eğitim Bakanlığı eğitimde fırsat eşitliği adına bütün ülkede LGS’ye ve YKS’ye girecek öğrencilerin 2. dönem konularından muaf tutulacağını açıkladı. Fakat yine de sınava hazırlanması gereken depremzede öğrencilerin diğer öğrencilere karşı dezavantajlı oldukları bir gerçek. Bu durumun telafisi için afet dolayısıyla mağdur olmuş ve sınava hazırlanan öğrencilere yönelik onarıcı ve hazırlayıcı projelerin hayata geçirilmesi gerekmektedir. Göç etme ve deprem bölgesi dışındaki okullara kayıt aldırma imkanına kavuşan öğrencilerin bulundukları okulda psikososyal açıdan desteklenmesi gerekli. Bu desteğin rehberlik öğretmenleri tarafından gerçekleştirilmesi kadar Milli Eğitim müdürlüklerince takibinin sağlanması da önemli. Deprem bölgesinde kalan öğrencilerin ise hem psikososyal açıdan desteğe hem de sınava hazırlanma sürecinde ders çalışma ortamlarına ihtiyaçları olacaktır. Ders çalışma ortamların sağlanmasının yanı sıra öğrencilere yönelik rehberlik faaliyetlerinin okul dışında da sürdürülmesi gerekmektedir.

Afetin etkilediği diğer büyük öğrenci grubu ise temel eğitim kapsamında bulunan 1. ve 7. sınıf arası öğrenciler ile ortaöğretim kapsamında bulunan 9. ve 11. sınıf arası öğrencilerdir. Bu kademedeki öğrenciler diğerleri gibi bu sene önemli bir sınava girmeyecek olsalar da eğitim süreçlerinde aksaklıklar yaşamaları muhtemeldir. Öğrenciler, hem eğitime ulaşma hem de sosyoekonomik şartların getirdiği olumsuzluklarla mücadele edeceklerdir. Bununla birlikte özellikle barınma şartlarının kısıtlılığı nedeniyle öğrencilerin ders çalışma ortamına sahip olmaması, okul dışındaki eğitimi akamete uğratacaktır. Böylece depremzede öğrencilerin eğitim süreçlerinde olumsuzluklarla karşılaşması beklenmektedir.

2011 yılında yaşanan Van Depremi sonrasında yapılan bir araştırmaya göre ortaokul düzeyindeki öğrencilerin deprem sonra ağır travmalara sahip oldukları ve geleceğe ümitsiz baktıkları saptanmıştı.

Meselenin diğer boyutu da deprem esnasında yaşanan can kayıpları ve travmalardır. Telafisi çok güç yaralara neden olan bu afetin öğrenciler üzerinde ciddi psikolojik etkileri olacaktır. Hem depremin bıraktığı iz hem de başta aile fertleri olmak üzere kaybedilen insanların acısı öğrenciler üzerinde manevi açıdan önemli izler bırakacaktır. 2011 yılında yaşanan Van Depremi sonrasında yapılan bir araştırmaya göre ortaokul düzeyindeki öğrencilerin deprem sonra ağır travmalara sahip oldukları ve geleceğe ümitsiz baktıkları saptanmıştı.[4] Pedagojik açıdan düşünüldüğünde afetler öğrencilerin eğitim süreçlerinde olumsuz etkilere yol açmaktadır. Bu da eğitimsel başarıyı doğrudan etki eden diğer bir etmen olarak karşımızda durmaktadır.

Sonuç Yerine

Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde gerçekleşen iki büyük deprem önemli toplumsal sonuçlar ve birtakım riskler barındırmaktadır. Bunlardan birisi de eğitimsel eşitsizliklerin artması riskidir. 2011’de Van’da gerçekleşen deprem sonrası yayınlanan bir raporda, depremin eğitimde yaşanan aksaklıklara odaklanmıştı. Deprem sonrası sürecin belirsizlikleri velileri tedirgin etmişti. Öyle ki bazı aileler çocuklarının eğitimleri için farklı şehirlere dahi göç etmişti. Raporda göç edip farklı okullarda eğitimlerine devam eden öğrencilerin de uyum sorunu yaşadıkları dile getirilmiştir. Yine okulların kapanması dolayısıyla derslerden geri kalan öğrencilerin takviye kurslarla desteklenmesi raporun tavsiyelerinden birisi olarak dikkat çekmektedir.[5]

Eğitim kaygısıyla göç kararı alabilmenin sosyoekonomik durumla ilgili olduğu gerçeğine de dikkat çekmek gerekir.

Eğitim kaygısıyla göç kararı alabilmenin sosyoekonomik durumla ilgili olduğu gerçeğine de dikkat çekmek gerekir. Ayrıca göçün kendisinin eğitim meselesini çözüp çözmemesi de ayrı bir tartışma konusudur. Özellikle sosyoekonomik olarak dezavantajlara sahip kesimlerin yaşayacağı zorluklar, eğitim süreçlerinde de ortaya çıkacak. Afet nedeniyle beliren bu yeni durum, depremzede çocuklar aleyhine eğitim eşitsizliğini derinleştirecektir. Zira yeni duruma uyum sağlaması zor olan çocuklar, ders kazanımlarından geri kalma riskiyle karşı karşıyadır. Eğitim sürecinde sekteye uğrayacak bir dönemin eğitim hayatının tamamına etki edeceğini de düşündüğümüzde bu konu üzerine çokça kafa yormak gerektiğini söylemek lazım. Özellikle deprem bölgelerinde öncelikle Haziran ayında sınava girecek ortaokul ve lisenin son kademesinde okuyan öğrencilere, akabinde diğer kademelerdeki öğrencilere ders çalışma ve etüt ortamları oluşturulması, bu ortamların profesyonel kişilerce koordine edilmesi ve öğrencilerin tekrar eski düzene kavuşana kadar yakından takip edilmesi gerekmektedir.

Toplumun alt tabakasında konumlanan aileler bu süreçte birçok eşitsizlikle mücadele ettikleri gibi eğitim eşitsizliği ile de başa çıkmaları gerekecek. İçerisinden geçtiğimiz bu zorlu dönemde gerek Milli Eğitim Bakanlığı’nın gerek yerel belediyelerin gerekse de sivil toplum kuruluşlarının eğitim çağındaki çocuklar için onarıcı, uyum sağlayıcı ve sürdürülebilir politikalar ve projeler geliştirmesi gerekmektedir. Eğitimin sosyalleştirici yönü, öğrencilerin topluma uyum sağlamasına katkı sağladığı gibi yaraları sarmada önemli bir işlev görecektir. Bununla birlikte depremzede öğrencilerin eğitimine de odaklanmak, toplumsal adaletin sağlanması açısından elzem bir konu olarak karşımızda durmaktadır.

***

Görsel: Gönüllü öğretmenler çadırları eğitim yuvasına dönüştürdü, TRT Haber.


[1] Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçları, 2022. https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Adrese-Dayali-Nufus-Kayit-Sistemi-Sonuclari-2022-49685

[2]  Millî Eğitim İstatistikleri Örgün Eğitim 2021/2022. https://sgb.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2022_09/15142558_meb_istatistikleri_orgun_egitim_2021_2022.pdf

[3] Bakan Özer, Depremden Etkilenen 10 İlde Eğitim Öğretime Başlama Takvimini Açıkladı https://www.meb.gov.tr/bakan-ozer-depremden-etkilenen-10-ilde-egitim-ogretime-baslama-takvimini-acikladi/haber/29125/tr

[4] Tanhan, F. & Kardaş, F. (2014). Van Depremini Yaşayan Ortaöğretim Öğrencilerinin Travmadan Etkilenme ve Umutsuzluk Düzeylerinin İncelenmesi . Sakarya University Journal of Education , 4 (1) , 102-115 .

[5] Tuna, A. K.; Parin, S. & Tanhan, F. (2012). Van Depremi Sosyo-ekonomik ve Psikolojik Durum Tespit Raporu. Çocuk Vakfı Yayınları No:15., İstanbul.

0 yorum

Diğer Yazılar