Filistin’e Koronavirüs Ambargosu - İLKE Analiz

Filistin’e Koronavirüs Ambargosu

Riad Domazeti

Covid-19 aşı üretimi ve tedarikinin küresel güçler arasında bir rekabet alanı haline gelmesi, orantısız teslimat ve gelir seviyesi düşük ülkelerin tedarikte yaşadıkları zorluklar küresel eşitsizliği bir kez daha gözler önüne seriyor. AB, ABD ve Kanada’nın geri kalan 147 ülkesinden daha fazla aşı dozu garantilemesi bencillik ve aşı milliyetçiliği tartışmaları alevlendirmişti. Aşı rekabetinden mağdur olan ülkelerden biri de Filistin’dir. Filistin’de bu durum, İsrail’in ambargosu, mali zorluklar ve farklı faktörler nedeniyle iki katına çıkmış durumunda.

Filistin Sağlık Bakanlığı, Batı Şeria’da, Doğu Kudüs ve Gazze’de 190 bin civarında doğrulanmış Koronavirüs vakası görüldüğünü bildirmektedir. 120 bini Batı Şeria’da görülürken, 55 bin kadar da abluka altında Gazze Şeridi’nde görülmüştür. Filistin Sağlık Bakanlığı’nın verdiği bilgilere göre pandemiden iyileşen kişi sayısı 176,559 bin iken, Koronavirüs nedeniyle toplam 2,128 Filistinli de hayatını kaybetmiştir.[1] Son dönemde yoğum bakım odalarının ve solunum cihazlarının yetersizliği ve ağır hasta sayısının artması ölüm vakalarının artmasına neden olmaktadır.

Filistin’deki Koronavirüs durumunun insani boyutu yanında Filistin devletinin otoritesini ilgilendiren siyasi bir boyutu da mevcut. Gerek koronavirüsle mücadeleye karşı maske, eldiven ve sağlık malzemeleri ile yaşanan tedarik eşitsizliği gerekse aşının tedarikinde yaşanan aksaklıklar, gelir seviyesi düşük Filistin gibi devletlerin mağdur olmalarına neden olmaktadır. İnsani açıdan Filistinlilerin yaşadığı mağduriyetin faturası ekonomi ve sağlık alanında çıkarken, Tel Aviv yönetiminin işgalci politikaları sonucunda ithalatını kontrol etmesi ve Filistin devletinin ulus aşırı şirketlerle anlaşma yapamaması nedeniyle, Filistin devletinin otoritesini zedelemektedir.

İsrail merkezli YediotAharonot Gazetesi’nin bildirdiğine göre İsrail meclisi (Knesset) Dışişleri ve Güvenlik Komitesi’nin koronavirüs aşısının Gazze Şeridi’ne transferinin engellenmesini tartışmak için özel bir oturum düzenlediğini bildirdi. Gazete, 2014 yazında Gazze Şeridi’nde başlattığı savaş sırasında tutuklanan İsrailli mahkûmlarını iade edilmesi şartıyla komitenin, aşıların Gazze’ye girmesini izin vereceğini söyledi. Arap milletvekillerin katılamadığı oturuma esir askerlerin aileleri de katıldı. Gazze Şeridi’ne herhangi bir tıbbi ekipmanın gitmesinin önlenmesine ilişkin yapılan tartışmalarda Gazze’ye hiçbir aşının transferine izin verilmemesi talep edildi.[2] Tel Aviv yönetimi ayrıca İsrail hapishanelerindeki Filistinli tutsaklara aşı yapmayı kabul etmedi. İsrail İç Güvenlik Bakanı Amir Ohana’nın geçtiğimiz günlerde Filistinli tutukluların aşılanmayacağını ima etmesi üzerine İsrail eleştirilerle karşılaştı.[3]

İsrail’in hem Filistin devletinin aşıyı tedarik etmesinde oluşturduğu yasal zorluklar hem de otorite altındaki Arap nüfusunu ve hapishanelerdeki tutsakları aşılamayı ağırdan alması, işgal rejimin Filistin’e yönelik kapsamlı ambargosunun boyutlarını gösteriyor. Tel Aviv yönetiminin yasadışı uygulamaları ahlaki değildir ve aynı zamanda suç teşkil etmektedir. Filistin’de sokağın bir tarafındaki insanlar aşı alırken diğer taraftakiler ise aşıdan mahrum bırakılmaktadır. İsrail’in etnik kökene bağlı aşı uygulaması Filistin’deki eşitsizliğin en açık tablosunu gösteriyor.

“Filistin’de sokağın bir tarafındaki insanlar aşı alırken diğer taraftakiler ise aşıdan mahrum bırakılmaktadır.”

Filistin’de koronavirüsle mücadeleyi ve aşılamayı üstlenen ulus-aşırı şirketlerin İsrail’le kurdukları gayri resmi ilişkiler nedeniyle, Filistin’e aşı satamıyorlar. Bununla birlikte, Filistinlilerin anlaşma yapma veya koronavirüs aşıları satın alma özgürlüğü yok, aksine bunlara girmek için İsrail’in onayını almaları gerekiyor.

Filistin devletinin aşı ile ilgili önemli sorunlarından birisi de ithalatın İsrail tarafından kontrol altında tutulmasından kaynaklanıyor. Aşıların girişi Tel Aviv yönetiminden izin alınması gerekliliği Filistin yönetiminin zorluklarını gösteren en önemli faktör. Resmi bir prosedürün ve mutlaka İsrail’de kaydın yapılma zorunluluğu Filistin devletinin hukuki otoritesini işlevsiz hale getiriyor.

İsrail bir yanda kendi vatandaşlarını aşılarken, diğer yandan Filistinlilerin aşılanmasını engellemektedir ve Filistin’in aşıyı elde etme çabalarını baltalamaktadır. Çok açık bir şekilde İsrail, hem küresel pandemiyi hem de aşılama sürecini siyasi bir koz olarak kullanarak, Filistinliler üzerindeki tahakkümünü arttırmak istiyor.

İsrail, Filistin’in otoritesindeki bölgelerde aşılama yapmadığı gerekçesiyle uluslararası basın tarafından eleştirilmektedir. Söz konusu eleştiriler ve İsrail’in aşı politikalarına ilişkin Filistin’de iki görüş mevcuttur. Bir grup düşünür ve aktivist, İsrail’in aşıları satın alıp Filistinlilere dağıtmasının yasal bir yükümlülük olduğunu savunurken, diğer bir grup da aşılamayı Filistin’in aşıyı tedarik ederek gerçekleştirmesi gerektiğini savunuyor.

Uluslararası Af Örgütü, İsrail’in “uluslararası yükümlülüklerini görmezden gelmeyi bırakıp, Covid-19 aşılarının Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nde yaşayan Filistinlilere eşit ve adil bir şekilde ulaşmasını sağlamak için derhal harekete geçmesi’’ gerektiğini söyledi. Dünya Sağlık Örgütü de (DSÖ) aşılama sürecinin İsrail’in sorumluluğunda olduğunun altını çizmektedir.

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Komisyonu, İsrail’in Gazze ve Batı Şeria’daki Filistinlilerin aşılara eşit erişiminden sorumlu olduğunu belirten bir açıklama yaptı. BM, Filistinlilerin aşılamasından İsrail’i sorumlu tutan açıklaması Cenevre Sözleşmelerinde öngörülen uluslararası hukuka göre düzenlendiğini ifade etmektedir. Dördüncü Cenevre Sözleşmesi, işgalci devleti işgal ettiği topraklarda hastalıkların yayılmasıyla mücadele için gerekli önleyici tedbirleri uygulamakla sorumlu tutuyor, ancak İsrail Batı Şeria ve Gazze’yi işgal etmediğini iddia etmeye devam ediyor.[4]


[1]https://www.corona.ps/

[2]https://arabic.rt.com/middle_east/1197067-%D9%8A%D8%AF%D9%8A%D8%B9%D9%88%D8%AA-%D8%A5%D8%B3%D8%B1%D8%A7%D8%A6%D9%8A%D9%84-%D8%AA%D9%82%D8%B1%D8%B1-%D8%B1%D8%B3%D9%85%D9%8A%D8%A7-%D9%85%D9%86%D8%B9-%D8%A5%D8%AF%D8%AE%D8%A7%D9%84-%D9%84%D9%82%D8%A7%D8%AD%D8%A7%D8%AA-%D9%83%D9%88%D8%B1%D9%88%D9%86%D8%A7-%D8%A7%D9%84%D9%89-%D9%82%D8%B7%D8%A7%D8%B9-%D8%BA%D8%B2%D8%A9/

[3]https://www.dw.com/ar/%D8%A5%D8%B3%D8%B1%D8%A7%D8%A6%D9%8A%D9%84-%D8%AA%D9%88%D8%A7%D9%81%D9%82-%D8%B9%D9%84%D9%89-%D8%A5%D8%B9%D8%B7%D8%A7%D8%A1-%D8%A7%D9%84%D8%A3%D8%B3%D8%B1%D9%89-%D8%A7%D9%84%D9%81%D9%84%D8%B3%D8%B7%D9%8A%D9%86%D9%8A%D9%8A%D9%86-%D9%84%D9%82%D8%A7%D8%AD-%D9%83%D9%88%D8%B1%D9%88%D9%86%D8%A7/a-56254310

[4]https://www.bbc.com/arabic/middleeast-55854690

0 yorum

Diğer Yazılar