Balkan Koridorundaki Ülkelerin Göçmen Politikaları - İLKE Analiz

Balkan Koridorundaki Ülkelerin Göçmen Politikaları

Esra İbrahimağaoğlu

Ortadoğu ve Asya’da patlak veren savaşlar ve çatışmalar birçok insanı çatışmanın getirdiği kötü koşullardan dolayı göç etmeye zorlamaktadır.  Göçmenler savaşın ve yoksulluğun getirdiği koşullardan kurtulmak için genellikle Avrupa ülkelerine göç etmek istemektedir. Özellikle Suriye İç Savaşı sonrasında Avrupa’ya yoğun bir göç yaşanmıştır. Avrupa’da iltica etmek ya da orada çalışmak için gitmek isteyen göçmenler zorlu ve şiddetli ve çoğu amanda ölümcül bir yoldan geçiyor. Göçmenler Avrupa’ya doğru yol alırken; göçmenlere yönelik şiddet uygulayan sınır polislerine, onları ölüme terk eden hükümetlere ve umuda yolculuklarının ölümlerine sebep olmasına çokça şahit oluyoruz.

Ortadoğu ve Orta Asya’dan Avrupa’ya göç etmekte olan göçmenlerin yol güzergâhının başında Türkiye gelmektedir. Türkiye’ye ulaşan göçmenlerin sonraki durağı Balkan ülkeleri olmaktadır. Balkanlar’da Türkiye gibi göçmenler için bir transit ülke işlevi görmektedir. Fakat bu meşakkatli yolculuk her zaman başarı ile gerçekleşmiyor.  Çoğu zaman Avrupa’ya geçişleri başarısız olan göçmenler Balkan ülkelerin görece olumsuz koşullarında illegal olarak kalmak zorunda kalıyorlar. Balkanlar’da var olan göçmen rotası genel olarak Suriye, Irak, Afganistan ve Pakistan’dan gelen göçmenler tarafından kullanılmaktadır.

Balkan Koridoru

Balkan koridoru diye tabir edilen rota göçmenlerin Türkiye’de başlayarak deniz yoluyla Yunan adalarına geçmesiyle başlar.  Yunan adalarında kayıt altına alınan göçmenler daha sonra Yunanistan’a transfer edildikten sonra buradan kara yoluyla Makedonya, Sırbistan, Macaristan ve son olarakta Schegen bölgesine doğru ilerlerler. Fakat Macaristan başbakanı Viktor Orban’ın göçmen karşıtı sert politikaları bu durumu değiştirmiştir. Macaristan 2015 yılında Sırbistan sonrasında Hırvatistan sınırlarını kapatarak göçmenlerin bu iki ülkeye yığılmasına neden olmuştur. Bu yüzden göçmenlerin yeni rotası Slovenya ve Hırvatistan olarak takip edilmiştir.

AB Komisyonu’nun verilerine göre 2015 yılının ilk 10 ayında 700 bine yakın kişi Türkiye, Yunanistan ve akabinde Balkan rotası üzerinden Avrupa’ya geçiş yaptı. 2015 yılında yaşanan bu göçmen yoğunluğu Balkan göçmen rotası olarak bilinen Yunanistan-Kuzey Makedonya-Sırbistan-Hırvatistan hattının 2016 yılında kapatılmasına neden oldu.  Bahsi geçen güzergahın kapatılmasının yanı sıra, Macaristan, 2015 yılında Sırbistan ve Hırvatistan ile sınırları boyunca aşılmaz çitler diktiği, AB topraklarına önemli bir erişim noktasını fiilen tıkadığı ve Slovenya sınırlarını güçlendirdiği için, Hırvatistan, Sırbistan, Bulgaristan ve Yunanistan’da mahsur kalan insanlar Batı Avrupa’ya ulaşmak için yeni bir rota oluşturmak durumunda kaldı.

AB Komisyonu’nun verilerine göre 2015 yılının ilk 10 ayında 700 bine yakın kişi Türkiye, Yunanistan ve akabinde Balkan rotası üzerinden Avrupa’ya geçiş yaptı.

Bu sınır kapatma politikaları göçmenlerin geçişlerini engellemiş durumda değil. İllegal olarak Avrupa’ya geçiş yapmaya devam ediyorlar.  Mart 2016 Balkan göçmen rotasının kapanmasının ardından sığınmacıların Avrupa’ya ulaşmak için kaçak bir şekilde ülkeye girmeye başladılar. Bu nedenle sığınmacıların çoğu insan kaçakçıları için “kolay av” olarak görülmekte ve çoğu zaman ödedikleri istikamete ulaştırılmadan yol üzerinde bırakılmaktadır. Göçmenler insan kaçakçılarından gördükleri her türlü olumsuz duruma ek olarak yolculukları sırasında bazı ülkelerin sınır polisleri tarafından da şiddet görüyorlar. Özellikle Hırvatistan sınır polisleri tarafından göçmenlere şiddet uygulandığı bazı insan hakları örgütleri tarafından raporlanmış durumdadır.

Balkan Göç Koridoru (Kaynak: BBC)

Balkanlardaki Göç Koridoru’ndaki Gelişmeler

Türkiye’den başlayan bu koridor 2015 yılında yaşanan göç yoğunluğu nedeniyle Avrupa Birliği ile birlikte Balkan ülkelerinin de sınırlarını kapatmaya başlamasına sebebiyet vermiştir. Bu göç yoğunluğu zaman içerisinde azalmış ancak göçmenlere yönelik şiddet ve göçmen ölümleri meydana gelmeye başlamıştır.

2015 yılında Makedonya, göçmenlerin ulaşımını kolaylaştırmaya çalışarak birkaç saat kalacak merkezler kurmuş,[1] ardından sınır geçişlerine izin vermiştir. 2015 yılı baharına kadar, transit göç pek göze batmamış; sonrasında sayılarda belirgin bir artış yaşanmıştır. Göçmenler geceleri demiryolu raylarında yürüyerek Sırbistan sınırını geçmeye çalışmıştır. Sınırdan önceki son varış noktası, BMMYK’ya göre “kaçakçılar tarafından yönetilen” gayri resmi kampların bulunduğu Lojane veya Vaksince adlı iki köy olmuştur. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin göçmenlere 72 saatlik bir seyahat izni verilmesine ve göçmenlerin bu süre içinde herhangi bir polis karakoluna giderek sığınma talebinde bulunabileceğine ilişkin açıklamada bulunmuştur. Bu açıklama üzerine Frontex (Avrupa Sınır ve Sahil Güvenlik Ajansı), Makedonya genelinde “göçmen hareketini hızlandırdığını” ve “Sırbistan ile ortak sınır üzerindeki baskıyı artırdığını” belirterek tepki göstermiştir. Yaşanan göç yoğunluğundan dolayı 20 Ağustos 2015 tarihinde Makedonya olağanüstü hâl ilan etmiş ve sınırlarını geçici olarak kapatmıştır.  Sınırları kapatmasıyla birlikte Makedonya’da mahsur kalan göçmenlerle Makedon polisi arasında çatışmalar gerçekleşmiştir.

Daha sonra 2016 yılında sınırlarını resmi olarak kapatan Makedonya yaklaşık 1.600 göçmenin Makedonya’da mahsur kalmasına neden olmuştur.[2] Daha da önemlisi, UNHCR’ye göre,[3] Makedonya güvenli bir üçüncü ülke olarak nitelendirilmemektedir. Göç koridorunu kapattıktan sonra Makedonya seyahat izinlerini kaldırmış ve tüm komşu ülkeleri güvenli ilan etmiştir. Bu, yeni gelen tüm kişilerin derhal sınır dışı edilmesi olasılığını ortaya çıkarmıştır.[4] Polis tarafından yakalanan göçmenlerin sığınma talep etme hakları reddedilmiştir.[5]

Göçmenlerin Makedonya’dan sonraki durakları Sırbistan olmuştur. Preševo’dan göçmenlerin, otobüs veya trenle Belgrad veya Šid’e (Sırp-Hırvat sınırına yakın bir şehir) gidebileceği ifade edilmiş fakat sadece kayıtlı göçmenler taşınmış ve onlardan da bilet ücreti alınmıştır.[6] Balkan koridorunun 2016 yılında kapatılmasıyla birlikte Sırbistan’da birçok göçmen mahsur kalmıştır. Šid, Principovac ve Adaševci’deki toplu taşıma kampları giderek kalabalıklaşmıştır. Bununla beraber Balkan koridoru üzerindeki ülkeler arasındaki sınırların kapanması Sırbistan’daki kayıtlı göçmen sayısını azaltmıştır.[7] Sırbistan’ın sınır olan Hırvatistan ve Macaristan yoluyla göçmenler Schengen bölgesine girmeye çalışmışlardır. 2015 yılında yaklaşık 350.000 göçmenin Macaristan’a geçmesiyle Macar hükümet illegal olarak gelen her mülteciyi gözaltına almış, ardından Sırbistan sınırı boyunca 175 km’lik bir çit inşa etmiştir. Böylelikle göçmenler Macaristan-Sırp sınırından Macaristan-Hırvat sınırına kaydırılmış ve bu sınır daha sonra kapatılmıştır.

Macaristan sınırında göçmenlerin şiddet gördüğüne dair 2016 yılında İnsan Hakları İzleme Örgütü rapor yayınlamıştır. Macaristan’ın sınırı kapatmasıyla birlikte göçmenler Hırvatistan sınırına yönelmiştir. Avrupa Birliği üyesi olmakla birlikte, Hırvatistan bir Schengen bölgesi ülkesi değildir, ancak AB’nin dış sınırlarını düzensiz göçten kararlı bir şekilde koruyarak 2020’de Schengen bölgesine katılmaya hazır olduğunu göstermeye çalışmıştır.[8] Yoğun göçmen akışına yönelik geri-itme politikası benimseyen Hırvatistan için sınır polislerinin göçmenlere yönelik şiddet uyguladığı ortaya çıkarılmıştır.

Balkanlar ve Avrupa Birliği

Avrupa Birliği’nin düzensiz göçü engellemek için komşu ülkelerle iş birliği yapmaktadır. Türkiye ile 2016 yılında yapılan Geri Dönüş Anlaşması’da bunun bir örneğidir. Aynı şey Balkan ülkelerinde de gerçekleşmektedir. AB Balkan ülkelerine göçmenler için yardımda bulunmakta ve AB’ye aday olmak isteyen ülkeler için AB koşulluluğu oluşturarak uyumlu politikalar izlemeleri sağlamaktadır. Örneğin; Avrupa Birliği Bosna Hersek’teki mülteci krizinin sorumlusunun ülkedeki karar verme mercilerinin işlevsiz olmasına işaret ederek AB’nin Bosna Hersek krizinin başlangıcından beri krize yönelik çözüm yönettiğini ve Bosna Hersek’e yaklaşık 16 Milyon € yardımda bulunduğunu ifade etmiştir. Her ne kadar yerel hükümetlerinin işlevsizliği de kötü politikalara sebep olsa da AB’nin bu kötü politikalarda payı vardır. AB’nin çevresinde bulunan devletlerin çatışma, zulüm ve yoksulluktan kaçan insanlara karşı sorumluluktan kaçınma kararlılığı ve AB’nin bu tür uygulamaları kararlı bir şekilde dile getirmemesi ve durdurmaması, Avrupa’da hukukun üstünlüğüne ve temel değerlere yapısal bir tehdit oluşturmaktadır.[9]

AB’nin çevresinde bulunan devletlerin çatışma, zulüm ve yoksulluktan kaçan insanlara karşı sorumluluktan kaçınma kararlılığı ve AB’nin bu tür uygulamaları kararlı bir şekilde dile getirmemesi ve durdurmaması, Avrupa’da hukukun üstünlüğüne ve temel değerlere yapısal bir tehdit oluşturmaktadır.

Sonuç

Ortadoğu ve Orta Asya’dan hareket edip Avrupa’ya ulaşmak isteyen göçmenler Balkan koridoru kullanmak durumundaydı. Avrupa’ya bir giriş noktası olan Türkiye’den başlayan göç yolculuğu zaman içinde farklı konfigürasyonlarla Yunanistan, Makedonya, Sırbistan, Macaristan, Hırvatistan, Slovenya ve Avusturya’ya kadar uzandı. Bu rotadaki transit ülkeler iki farklı politika benimsemişlerdir; bunlardan birincisi geçişlere göz yummak, ikincisi ise göçmenlerin transit geçişini desteklemekti. İlk politika Makedonya ve Sırbistan tarafından uygulandı. Sınırı geçmek isteyen göçmenlere bu iki ülke göz yumdu. Bu politikanın ardından, göçmenlerin sığınma başvurusunda bulunma niyetlerini ifade etmeleri koşuluyla her iki ülke de 72 saatlik seyahat izni verdi. İkinci politikayı uygulayan Hırvatistan ve Slovenya göçmenlerin sınırlar arasında geçişlerini destekledi. Her ne kadar farklı politika uygulandıysa da göçmenlerin sınırlarda karşılaştığı ortak sorun kendilerine yönelik şiddet uygulamaları olmuştur. Uluslararası Af Örgütü’nün Haziran 2018 ile Ocak 2019 arasında gerçekleştirdiği araştırması, Hırvatistan ile Bosna-Hersek arasındaki sınırda sistematik ve kasıtlı geri göndermelerin ve bazen şiddet ve gözdağıyla birlikte toplu sınır dışı etmelerin düzenli olarak gerçekleştiğini ortaya koydu.


[1] ACAPS. (2016, ACAPS. (2016) The Balkan Migrant Crisis, An Introduction, Available at https://data2.unhcr.org/en/documents/downl). The Balkan Migrant Crisis An Introduction. ACAPS.

[2] Abikova, J. &. (2021). Shaping the Balkan corridor: Development and changes in the migration route 2015–16. International Migration, 59(5), 248-265.

[3] UNHCR, U. N. (2015). The former Yugoslav Republic of Macedonia, As a Country of Asylum,. Available at. https://www.asylumlawdatabase.eu/sites/default/files/aldfiles/UNHCR-%20Mac edonia%2055c9c70e4.pdf: United Nations High Commissioner for Refugees (UNHCR).

[4] Beznec, Barbara, Marc Speer, and Marta Stojic Mitrovic. “Governing the Balkan Route: Macedonia, Serbia and the European Border Regime,” January 1, 2016. https://doi.org/10.13140/RG.2.2.29918.23363.

[5] (Abikova, 2021)

[6] (Abikova, 2021)

[7] (Abikova, 2021)

[8] International, A. (2019). Pushed to the edge: Violence and abuse against refugees and migrants along Balkan Route. London: Amnesty International.

[9] International, A. (2019). Pushed to the edge: Violence and abuse against refugees and migrants along Balkan Route. London: Amnesty International.

0 yorum

Diğer Yazılar