İnsani Gelişime Alternatif Bir Bakış: İslami Gelişme Endeksleri - İLKE Analiz

İnsani Gelişime Alternatif Bir Bakış: İslami Gelişme Endeksleri

Büşra İnce

Bir meta olarak bilginin dolaşımda olduğu enformasyon çağında toplumların sosyoekonomik durumlarının karşılaştırmalı düzeyde analizi bir hayli önem arz etmektedir. Bu çerçevede uluslararası kuruluşlar tarafından geliştirilen gelişim endeksleri dünya çapında sosyoekonomik meselelere dair bilgi sunsa da bu endekslerin neyi önceleyip hangi yöntemle sonuca ulaştığı dikkat edilmesi gereken bir konudur. Gelişim meselesi söz konusu olduğunda en temelde insan algısından kendini gerçekleştirme mefhumuna kadar geniş bir yelpazede İslami öğretilerin sunduğu perspektifin konvansiyonel çalışmaları aşması hasebiyle ana akım gelişim endeksleri yetersiz bulunmuş ve İslami Gelişme Endeksi girişimlerinde bulunulmuştur.  Güneydoğu Asya bölgesinde yoğun olarak çalışılan İslami Gelişme Endeksleri henüz alanda güçlü bir birikime sahip değildir. Bu konu hakkında çalışan araştırmacı ve akademisyenler birbirlerini destekleyen ve geliştiren bir yöntemle eklektik olarak literatürü geliştirmeye çalışmaktadır. Bu yazının amacı henüz yeni bir alan olarak İslami Gelişme Endeksi’ne dair genel bir perspektif sunmak ve Müslümanların entelektüel çalışmalarında insani gelişme kavramı etrafında ortaya konan alternatif çabaları gün yüzüne çıkarmaktır.

İnsani Gelişmişlik/Gelişme Nedir?

Realist paradigmanın hâkim olduğu 1970’li yıllarda gelişmişlik/gelişme, ülkelerin ekonomik büyümeleri ile ilişkilendirilmiştir. Soğuk savaşın sonlanmasının akabinde liberal paradigmanın “zaferiyle” birlikte ekonomik büyümenin yanında sosyokültürel göstergelerin de gelişme çalışmalarına eklenmesi gündeme gelmiştir. Ülkeler ekonomik olarak büyüme kaydetseler dahi hastalıklar, bebek ölümleri ve diğer sosyal meselelerde ilerleme kaydedilmemesi gerçeği gelişmişlik kavramının daha kapsamlı ele alınması gerektiği sonucunu doğurmuştur.[1] 1990 yılında Birleşmiş Milletler Gelişme Programı (UNDP), İnsani Gelişmişlik Endeksi (Human Development Index) adlı ilk raporunu yayımlamıştır. 1990 yılında yayımlanan raporda ekonomik büyümenin yanı sıra ortalama yaşam süresi, okuma yazma bilme oranı ve bebek ölümleri göstergelerinin endekse dahil edilmesi ülkelerin yalnızca GSYİH’lerinde meydana gelen artışın gelişmişlik olarak değerlendirilmemesi noktasında önemli bir adımdır.  Zira Chapra’nın da belirttiği üzere İkinci Dünya Savaşı’nın ardından pek çok ülkenin gelirlerinde artış olsa da bu gelişim halkın bireysel anlamda refahını olumlu yönde etkilememiş hatta toplumsal refahta bir düşüş yaşanmıştır.[2]

İnsani gelişme endeksi ekonomik büyümenin yanında diğer sosyal göstergeleri de hesaba katmış olsa da bazı eleştirilere tabi tutulmuştur. Mc Gillavary, Hicks, Streeten İnsani Gelişme Endeksi’ne gelir eşitsizlikleri, çevre, özgürlük ve insan hakları gibi önemli göstergelerin dahil edilmemesini sorunsallaştırmaktadır.[3] Bu eleştirilerin yanında İnsani Gelişme Endeksi’ne İslami perspektiften eleştiriler gelmiş, İnsani Gelişme Endeksi’nin yalnızca materyal gerçekliklere odaklanması sebebiyle yetersiz olduğu dile getirilmiştir.[4]

İnsani Gelişimin Farklı Veçheleri: İnsani Gelişme ya da İslami Gelişme

İslami anlayışta ekonomik gelişme kişinin dünya ve ahirette felahını sağlayacak kapsamlı bir gelişimi ifade etmektedir. Bu bağlamda felah, yeryüzünde insanların ırk, renk, yaş, cinsiyetlerinden bağımsız olarak maddi ve manevi refahını yükseltmeyi amaçlayan bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. İslami gelişme çalışmalarında felah kavramı Kur’an ve Sünnet esas alınarak insanlığın maddi ve manevi bütünlüğünü içeren gelişime işaret etmektedir. Bu çerçevede maddi gelişmişliğe ek olarak İslami gelişme “makâsıdü’ş-şerîa” (şeriatın amaçları) çerçevesinde inanç, akıl, nefs, nesil ve malın korunması prensibini esas almakta ve bu beş unsurun gelişimini sağlamaya çalışarak dünyada ve ahirette insanların felaha erişmesini amaçlamaktadır.[5] Bu bağlamda felah kavramı kuşatıcı bir kavram olarak denge, istikrar ve çok boyutluluk üçgeni etrafında bir çerçeveye sahiptir.[6]

Konvansiyonel insani gelişme yalnızca maddi ve somut gelişmişliği ölçtüğü ve değerlere herhangi bir referans vermediği için yetersiz bulunmaktadır. Bu noktada İslami gelişme endeksi çalışmaları, öncelikle insan tanımı itibarıyla ana akım insani gelişme çalışmalarından farklılaşmaktadır. İslami gelişme kavramına göre tam anlamıyla kâmil bir gelişmenin sağlanabilmesi için insanın çok boyutlu doğası göz önünde bulundurularak; gelişmişlik çalışmalarına yalnızca maddi değil ahlaki ve manevi boyutlar da dahil edilmelidir. İslami gelişme perspektifine dayanarak konvansiyonel gelişim, gelişim kavramının basitleştirilip tek boyutlu incelenmesi ve sınırlı göstergelerle ölçülmesinden dolayı antropolojik ve teleolojik açılardan eleştirilmektedir.

Ana akım gelişme çalışmaları ile İslami gelişme arasındaki farklılıklar amaçları, epistemolojik zeminleri, ilkeleri ve felsefesinde yatmaktadır.[7] İslami gelişim kavramına daha pragmatik yaklaşan Aydın’a göreyse İslami gelişme ile oluşturulmak istenen yeni bir anlayış değil konvansiyonel olana ahlaki ve manevi göstergeler ekleyerek ana akım gelişme çalışmalarının eksiklerini tamamlamaktır.[8] Henüz gelişmekte olan bir literatüre sahip olsa da İslami gelişme literatüründe çeşitli göstergeler kullanılarak farklı endeksler oluşturulmakta ve Müslüman ülkelerin İslami gelişme düzeyleri ölçülmektedir.

İslami Gelişme Endeksi Göstergeleri

İslami Gelişme Endeksi

İslami gelişme ile ilgili çalışmaların Suudi Arabistan, Endonezya ve Malezya’da yoğunlaştığı görülmekte; bu ülkelerde İslami Araştırmalar ve Eğitim Enstitüsü (RTI), İslam Kalkınma Bankası (IsDB) gibi kurumlar Makâsıdü’ş-Şerîa Endeksi oluşturma çalışmalarında aktif rol üstlenmektedir.[9] İslami Gelişme Endeksi çalışmalarında Sarkawi (2017) ve Muhammad Haşim Kemali ilkleri oluştururken Umer Chapra, Henrie Onto ve Necati Aydın yeni göstergeler ve yöntemler üreterek İslami gelişme endeksi çalışmalarının geliştirilmesine katkı sunmaktadır.

İslami Gelişme Endeksi Kuran’ın Maksatları, Tevhid ilkesi, İslam Ekonomisi ve İslam’ın Maksatları prensiplerinden hareketle oluşturulmaktadır.[10] Kur’an’ın Maksatları ilkesi tevhid, peygamberlik, ahiret ve adaleti içerirken; tevhid ilkesi ontolojik, epistemolojik, antropolojik ve teleolojik ilkeler sunmaktadır. Hendrie Anto, ulusal gelişme endekslerinden hareketle İslami Gelişme Endeksi geliştirirken H. Hasan ve Salman Ali bireysel ölçekli anketlerden hareketle Şeriat eksenli bir endeks geliştirmiştir.[11] H. Hasan ve Salman Ali’nin geliştirdiği İslami gelişme endeksindeki beş gösterge şunları içermektedir: Dinin korunması bağlamında İslam’ın şartları ve ibadetleri yerine getirmek; hayatın korunması bağlamında ortalama yaşam süresi ve gıda güvenliği; soyun korunması çerçevesinde çocuk ölüm oranları, cinayet suçu oranları, çevresel güvenlik; aklın korunması anlamında ilk, orta ve lise eğitimi; aklın korunması noktasında mal güvenliği[12] Rama ve Yusuf, İslami Gelişme Endeksi’nin göstergelerinin kapsamını daha da geliştirerek on dört gösterge belirlemiştir. Her göstergenin verilerinin toplandığı data serisi ile yapılan hesaplamada Endonezya’nın yerel birimlerinin gelişme katsayıları hesaplanmıştır.[13]

Bütün bu göstergeler hesaba katılarak karşılaştırılmalı bir şekilde Müslüman ülkelerin durumu incelendiğinde İnsani Gelişme Endeksi’nde Müslüman ülkeler arasında birinci sırada yer alan Malezya, İslami Gelişme Endeksi’nde üçüncü sırada yer almaktadır. İslami Gelişme Endeksi’nde birinci sırada yer alan ülke Endonezya BM İnsani Gelişme Endeksi’nde ise altıncı sırada yer almaktadır. Malezya, Lübnan, Türkiye, Ürdün Tunus, Endonezya, Mısır, Pakistan, Nijerya ve Senegal ülkelerinin yer aldığı sıralamada Nijerya ve Senegal en düşük skora sahiptir. Müslüman ülkelerin İslami insani gelişme endekslerine bakıldığında kamu kaynaklarının yönetiminde ahlaki prensipleri uygulamakta başarılı olmadıkları görülmüştür. Dinî yaşantı kişisel hayatta etkisini gösterirken kamusal alanda bu etki düşmektedir.

Gelişime Farklı Bir Bakış: İslami İyi Oluş (Wellbeing) Endeksi

İnsani gelişmenin maddi ve manevi boyutunun altını çizen İslami gelişim endeksi çalışmalarının yanında İslami açıdan bireylerin iyi oluşlarını ölçen İslami İyi Oluş (Wellbeing) Endeksi geliştirilmiştir.[14][15] İman ve salih amellerin Müslüman bireylerin manevi mutmainliğini sağlaması açısından önemli olması hasebiyle İslami İyi Oluş Endeksi İslam’ın gerekliliklerinin hangi oranda yerine getirildiğini ölçmektedir.

İslami İyi Oluş Endeksi oluşturmak Batchelor’a göre ülkesel bağlamda değerlendirildiğinde rol model olabilecek ülkenin tespit edilmesi ve devletlerin vatandaşlarının iyi oluşlarını artırmak adına uygulayacağı politikalara rehberlik edebilecek kriterler sunması açısından önem arz etmektedir.[16] İslam siyaset düşüncesinde yöneticinin performansının yönetilenlerin refahının ne durumda olduğu ile değerlendirilmesinden kaynaklı olarak İslami İyi Oluş Endeksi yöneticiler ve uygulanan politikaların mahiyeti hakkında da fikir vermektedir.

Pew Araştırma Merkezi, Transparency International, Birleşmiş Milletler, Dünya Bankası verilerinden hareketle yarı nicel yöntemle Batchelor’un oluşturduğu endeksin ortaokul eğitimi, kadınlara iyi davranma, çocuk bakımı, gelir dağılımı ve yolsuzluk oranı şeklinde beş göstergesi bulunmaktadır. Aydın’ın Tevhidî antropolojiyi esas alarak geliştirdiği fiziki, akli, manevi, ahlaki, sosyal boyutları içeren İslami gelişme endeksi ise sağlık, eğitim ve gelir göstergelerine ek olarak maneviyat, yolsuzluk, ahlakilik, toplumsallık, özgürlük ve güvenlik göstergelerini içermektedir.[17]

Araştırma sonuçlarına göre dindarlık oranlarının en yüksek olduğu bölge birinci sırada Batı Afrika, ikinci sırada Güneydoğu Asya iken son sırada Orta Asya ve Doğu Avrupa yer almaktadır. Sosyal ilişkiler göstergelerine bakıldığında birinci sırada Körfez ülkeleri ardından Güneydoğu Asya ülkeleri yer almaktadır. Dindarlık oranlarının en yüksek olduğu Batı Afrika sosyal ilişkiler göstergelerinde en sonda yer alırken gelir eşitsizliğinin en az olduğu Körfez bölgesinde petrol zenginliğinin halkın sosyal refahı için harcadığı sonucuna ulaşılabilir.[18] Dindarlık oranının en yüksek olduğu ülke olarak Afganistan’ın sosyal ilişkiler göstergelerinde özellikle yolsuzluk ölçeğinde sınıfta kalmasının sebebi otuz yılı aşkın süredir ülkede devam etmekte olan savaşın getirdiği siyasi istikrarsızlıktır. Endeks sonuçlarına göre Malezya (7.5) ve Endonezya (7.3) iki göstergede de en üst seviyededir. Malezya kapsamlı gelişme stratejileri ile Müslüman ülkeler arasında rol model olarak görülmektedir.[19] Endekse göre şaşırtıcı olarak çatışmaların devam ettiği Afganistan (6.6), Filistin (6.7) ve Irak (6.0) gibi ülkelerde iyi oluş oranın yüksek seyretmesinin nedeni sosyal göstergelerde değil, yüksek dindarlık oranlarının da işaret ettiği üzere çatışmalar karşısında güçlü manevi mukavemetin varlığıdır.

Sonuç

Maddi ve manevi refahın sağlanması anlamında İslam düşüncesinde gelişim meselesinin merkezinde yer alan felah kavramının ana akım gelişme çalışmalarında dikkate alınmaması hasebiyle İslami gelişme endeksi çalışmaları yapılmaktadır. Bünyesinde çeşitli eksikliklerin bulunduğu bir alan olarak İslami Gelişme Endeksleri henüz yeni bir literatüre sahip olmakta birlikte gelişmeye devam etmektedir. İslami gelişme kavramının çok boyutlu yaklaşımından dolayı özgürlük, dindarlık, aile değerleri gibi niceliksel olarak ölçülemeyen unsurların endekse dahil edilmesi birtakım zorluklar içermektedir. Ancak yine de İslami gelişme endekslerinin vurguladığı temel nokta insanın ve dolayısıyla gelişim mefhumunun çok boyutlu yapısıdır. Bu minvalde İslami İyi Oluş Endeskleri de gelişme çalışmalarına farklı bir noktadan bakarak alternatif yaklaşımlar geliştirmeyi amaçlamaktadır. Endeks sonuçlarına bakıldığında dindarlık oranlarında Batı Afrika ülkeleri ilk sıralarda yer almakta; sosyal ilişkiler noktasındaysa Körfez ülkeleri öne çıkmaktadır. Ancak maddi ve manevi anlamında bütün göstergelerin oranlanması sonucunda Güneydoğu Asya bölgesinde Endonezya ve Malezya İslami gelişme endeksinde ilk sırada yer almaktadır.

***

Editör Notu: Bu metin Müslüman Dünyada Fikri Birikimler Bülteni’nin 21. sayısında yayımlanmıştır. Müslüman dünyadaki entelektüel gündemi her ay okuyucularına sunan Müslüman Dünyada Fikri Birikimler Bülteni yayınlarına buradan ulaşabilirsiniz.


[1] United Nations. (1990) . Human Development Report 1990.

[2] Chapra, M.U. (2008). The Islamic vision of development in the light of maqāsid al-shari‘ah. Cidde: Islamic Development Bank.

[3] Anto, MB Hendrie. (2011). Introducing an Islamic human development Iindex (IHDI) to measure development in OIC countries. Islamic Economic Studies, 19(2), 69-95.

[4] Anto 2011; Aydın, 2000; Batchelor, 2013; Chapra, 2008.

[5] Anto, s.70

[6] Anto, s.76

[7] Uthman, I. O., Abbas, L. O., Oloso, K. K. (2011). Contributions of Islamic scholars to

[8] Aydın, N. (2017). Islamic vs conventional Human Development Index: empirical evidence from ten Muslim countries. International Journal of Social Economics 44(12),1562-83. doi: 10.1108/IJSE-03-2016-0091.

[9] Rama, A. & Burhanuddin Y. (2019). Construction of Islamic human development index. JKAU: Islamic Economics 32(1):43-64. doi: 10.4197/Islec. 32-1.3.

[10] Aydın, 2017, s. 1565

[11] Hasan, H., ve Salman, A. (2018). Measuring deprivation from maqāsid al-shariah dimensions in OIC countries: Ranking and policy focus. Journal of King Abdulaziz University, Islamic Economics 31(1),3-26.

[12] Hasan ve Salman, s.12

[13] Rama ve Yusuf, s.49

[14] Batchelor, D. (2013). A new Islamic rating index of well-being for Muslim countries. Islam and Civilisational Renewal (4):188-214. doi: 10.12816/0009740.

[15] Aydın, 2017, s.1567

[16] Batchelor, D. (2021). “An enhanced Islamic Index of Well-Being (IWI 2.0-2021) for Muslim Countries”. Islam and Civilisational Renewal 12(12). doi: 10.52282/icr.v12i2.850.

[17] Aydın, 2017, s.1567

[18] Batchelor, s.206

[19] Batchelor, s.209

0 yorum

Diğer Yazılar