İLKE Politika Önerileri: Yükseköğretim - İLKE Analiz

İLKE Politika Önerileri: Yükseköğretim

Editör

İLKE İlim Kültür Eğitim Vakfı, bir sivil toplum kuruluşu olarak bilgi, politika ve strateji üretmektedir. İLKE Vakfı yaptığı çalışmalarla bir taraftan sivil alanın nabzını tutmakta; diğer taraftan da ülke meselelerinin daha derinlikli ve nitelikli kavranmasını sağlamaya çalışmaktadır. Eğitim, toplum, ekonomi, hukuk, kültür ve sivil toplum alanlarını merkeze aldığı çalışmalarını tüm ilgililerin istifadesine sunmaktadır. Türkiye’nin toplumsal olarak dönüşüm geçirdiği, anayasa yapım süreçlerinin tartışıldığı bir dönemde çözüme kavuşturulmayı bekleyen temel sosyal ve siyasi konularda İLKE Politika Önerileri serisi başlatmıştır. Yükseköğretim Politika Önerisi de bunlardan bir tanesidir.

Yükseköğretim, hızla değişen politik, ekonomik, sosyal, teknolojik, hukuki ve çevresel dinamikler doğrultusunda dünyada olduğu gibi Türkiye’de de dönüşüyor. Toplumsal dönüşümün en önemli katalizörlerinden olan yükseköğretim, bilginin üretildiği ve kuşaktan kuşağa aktarıldığı merkezi yapısının yanı sıra ekonominin de temel taşlarını oluşturuyor. Gerek yapısal gerekse yönetsel açıdan izlenecek doğru politikalar yükseköğretimin daha proaktif, işlevsel ve vizyoner bir yapıya kavuşmasını sağlıyor. Yükseköğretim Politika Öneri dosyası, alana dair önemli gündem, tespit ve teklifleri uzmanların kaleminden politika yapıcı, uygulayıcı ve araştırmacıların ilgisine sunuyor.

Genel Bakış

Yükseköğretim kurumları, temel seviyede eğitimini tamamlamış bireylerin spesifik bir alanda bilgi, araştırma yeteneği ve mesleki beceri kazandıkları yapılardır. Bu yapılarda eğitimin kalitesini ve hedeflerini, kurumların misyonları; misyonları ise kurumların yönetimleri belirler. Günümüzde üniversitelerin misyonlarının zaman içerisinde değişmekte olduğu göz önünde bulundurulduğunda bu yapılarda yönetişim, özerklik gibi kavramlar gündeme gelmektedir. Söz konusu misyonlar, bilimsel bilgi ve anlayış üretme gibi daha geleneksel bir yaklaşımdan; daha pratik ve faydacı bilgi üretimi yaklaşımına doğru bir değişim göstermiştir.  Bu sebeple, yükseköğretim kurumlarının stratejik bir bakış açısıyla Türkiye’nin önceliklerine odaklanan, çok boyutlu politikalar ile çalışması sürecin devamlılığı açısından büyük önem taşımaktadır.

Diğer yandan, Türkiye’de yükseköğretimin son 20 yılda toplumun geniş kesimlerinin katılımına açılması sebebiyle üniversite mezunu genç nüfus yoğunluğu artmış ve bu durum işgücü piyasasını doğrudan etkilemiştir. Aynı zaman aralığında yükseköğretim kurumları gözle görülür bir sayısal büyüme kaydetmiştir. Bu büyümeye eşlik edecek niteliksel bir büyüme ile de Türkiye, yükseköğretimde dünya çapında önemli bir konuma sahip olma potansiyelini haizdir.

Yükseköğretim kurumlarının stratejik bir bakış açısıyla Türkiye’nin önceliklerine odaklanan, çok boyutlu politikalar ile çalışması sürecin devamlılığı açısından büyük önem taşımaktadır.

Durum Tespiti

Türkiye’de son 15 yılda okullaşma oranında ciddi bir artış söz konusudur. Üniversite sayısının artırılması; personel, öğrenci ve mezun sayılarının artması olarak istihdam oranlarına da yansımıştır. Açık öğretim oranının mevcut öğrencilerin yarısından fazlasını oluşturması ise dikkat çekmiştir. Bu artışa eşlik edemeyen öğrenci başarı puanları, bölüm kontenjanlarının boş kalmasına sebep olmuş; 2021 yılında ise baraj uygulaması kaldırılmıştır. Uluslararası öğrenci sayısında ise %2’lik bir büyüme gerçekleşmiş olsa da bu artış, Türkiye’nin kendi hinterlandının dışına çıkamamış olması sebebiyle önemli bir büyüme olarak değerlendirilmemiştir. Bu sebeple, mevcut uluslararası öğrenci kitlesinin korunması ve artırılması için çok yönlü yollar geliştirilmesi şarttır. Ayrıca, Türkiye’de akademisyenlerin durumuna bakıldığında da eğitim ve araştırma gibi yükümlülüklerin ayrıştırılması belirli bir alan veya faaliyet türünde uzmanlaşmaları açısından önemli olduğu tespit edilmiştir.

Son dönemde meydana gelen salgın ve deprem olayları; yükseköğretim kurumlarında uzaktan öğretime geçilmesine önayak olmuş, yeni pratik ve alternatifleri beraberinde getirmiştir. Ancak bu değişim, sosyal öğrenme ve kolektif çalışma gibi sosyal becerilerde öğrencilerin geride kalmasına sebep olmuştur. Son olarak ise, Türkiye’de gayrisafi yurt içi hasıladaki eğitim payının düştüğünün de altını çizmek gerekmektedir. Bu sebeple, üniversitelerin sektörlerle daha fazla iş birliğine girerek üretim yapmasının olumlu bir gelişme olacağının altı çizilmelidir.

Yükseköğretim – Politika Önerileri Gündem Maddeleri:

  • Öğrenci Seçme Süreçleri
  • Akademisyenler ve Akademik Kadro
  • Atama ve Yükseltme Süreçleri
  • Yükseköğretimin İçerik Kalitesi
  • Mezunların İstihdamı
  • Yükseköğretimin Yönetimi
  • Yükseköğretimin İşleyişi
  • Yükseköğretimin Yönetimi
  • Uluslararasılaşma
  • Üniversitelerin Topluma Katkısı

***

Editör Notu: İLKE Vakfı Eğitim Politikaları Araştırma Merkezi (EPAM) tarafından oluşturulan bu politika önerisi; Nihat Erdoğmuş, Ömer Torlak, Meryem Beyza Aydın, Kevser Rabia Mumcuoğlu Bayram’ın katkılarıyla Elyesa Koytak ve Selim Tiryakiol tarafından hazırlanmıştır. Bu bağlantı üzerinden tam metne ve diğer politika önerilerine ulaşabilirsiniz

0 yorum

Diğer Yazılar