Genişletilmiş Kader Topluluğunun Temelleri - İLKE Analiz

Genişletilmiş Kader Topluluğunun Temelleri

Margaret Levi ve Zachary Ugolnik tarafından önerilen “genişletilmiş kader topluluğu”nun temellerini oluşturabilecek kurum ve politikaların unsurları olarak piyasalar, devletler ve sivil toplumun bir temsilini geliştiriyoruz. Bizim “sinerji simpleksi” olarak adlandırdığımız şey, yazarların (ve liderlik ettikleri ahlaki politik ekonomi projesinin) çok verimli bir şekilde başlattığı bir süreç olan alternatiflerin araştırılması ve tartışılması için bir dil ve yol haritası sağlamaktadır.

Margaret Levi ve Zachary Ugolnik’in kapsamlı giriş ve genel değerlendirmelerindeki ana fikir, iyi yönetilen bir toplumda sosyal etkileşimlerin eşitlikçi, demokratik ve dayanışmacı bir kültürü sürdürecek şekilde yapılanmasıdır. Yeni ahlaki politikalarında bu perspektife bağlı kalarak ekonomi, politika ve kurumsal tasarımda yaygın olarak benimsenen ancak bazen dile getirilmeyen iki ilkeyi terk ederler.

Bunlardan ilki, bireysel tercihlerin insanların yaşam deneyimleri tarafından sürdürülmek, zayıflatılmak veya değiştirilmek yerine dışsal olarak verilmiş olmasıdır. İkincisi ise, mekanizmaların -mülkiyet hakları, yasal kısıtlamalar, teşvikler ve oyunun diğer kuralları- akıllıca tasarlanmasının, insanları motive eden tercihlerden bağımsız olarak iyi yönetişimi sağlamak için yeterli olmasıdır. Yani iyi yönetişim iyi vatandaşları gerektirmez. Birlikte düşünüldüğünde, Levi ve Ugolnik’in bu iki ilkeyi (dışsal tercihler ve ekonomistlerin sınırlandırılmamış tercihler olarak adlandırdıkları şeyi karşılamak için iyi kurumların oluşturulabileceği fikri) reddetmesi, onları Aristoteles, Thomas Aquinas, Jean-Jacques Rousseau ve Edmund Burke gibi sivil erdemin gelişimini iyi hükümetin hem bir işareti hem de temel dayanağı olarak gören siyaset filozoflarıyla aynı alana yerleştirir.

Aristoteles Etik’te “Yasa koyucular vatandaşlara alışkanlıklar aşılayarak onları iyi hale getirir,” demiştir. “İyi bir anayasa kötü bir anayasadan işte bu noktada ayrılır.” Bir yüzyıl önce Konfüçyüs, yöneticilerin halklarına nasıl davranmaları gerektiği ve kaçınılması gereken tuzaklar hakkında tavsiyelerde bulunmuştu: “Onları hükümet emirleriyle yönlendir, cezalarla düzenle, halk yasadan kaçmaya çalışacak ve utanmayacaktır. Onları erdemle yönlendirin, ritüellerle düzenleyin, o zaman utanç duygusuna sahip olurlar ve dürüst olurlar.”

Konfüçyüs bir hükümdar için tavsiyelerde bulunmuştur. Öte yandan Levi, Ugolnik’in de desteklediği yeni ahlaki politik ekonominin işleyişi için çok önemli olan “kader topluluğu”nun genişlemesine katkıda bulunan gerçek bir kurumun örneğini vermiştir. John Ahlquist ile geçen yüzyılın işçi sendikaları üzerine yaptığı ortak çalışmadan yola çıkarak şöyle yazıyor:

ABD’nin batı kıyısındaki ve Avustralya’daki liman işçileri ve kıyı işçileri sendikaları, üyelerini asla karşılık veremeyecek olan uzaktaki diğerleri adına harekete geçirmeyi başardılar. Bunu, liderleri son derece hesap verebilir kılan, üyelerini dünyadaki olaylarla tanıştıran ve ardından harekete geçip geçmeyecekleri ve nasıl harekete geçecekleri konusunda karar vermelerini sağlayan yönetişim düzenlemeleriyle başardılar. Bu sendikalarda liderler, üyelerinin sendikalardan haklı olarak beklediklerini başarıyla yerine getirdiler: daha iyi ücretler ve çalışma koşulları, iş güvencesi ve güvenliği, sosyal sigorta. Ancak sendika aynı zamanda tarihi ve güncel olaylar hakkında eğitim de vermiştir.

Bu pasajdan çıkan sonuca göre, genişletilmiş yeni bir kader topluluğunu destekleyebilecek değerler, sadece siyasi veya kültürel liderlerin “rehberliğinin” değil, birbirimizle nasıl etkileşimde bulunduğumuzun ürünü olacaktır.

Levi ve Ugolnik, politikaların daha sol veya daha sağ, daha devlet yanlısı veya piyasa yanlısı olarak tek bir boyutta konumlandırılabileceği fikrine meydan okuyan birleşik bir siyasi proje ve araştırma gündemi ortaya koymuşlardır. Bu kısıtlı politika tercihleri anlayışını Şekil 1’de gösteriyoruz.

Devletin karbon emisyonlarına bir fiyat belirlediği “karbon vergisi ve kâr payı” politikalarıyla devletin emisyonlara sınır koyduğu ve fiyatı piyasanın belirlemesine izin verdiği “üst sınır ve ticaret” politikalarını karşılaştırın. Her biri daha düşük karbon emisyonları sağlamak için devlet kapasitesi ve piyasa mekanizmasının farklı bir kombinasyonunu kullanır (biri daha neoliberal, piyasa kutbuna daha yakın; diğeri hükümet kutbuna daha yakın).

Politika-kurum alanının tek boyutlu tasvirinin sınırlamaları, Şekil 1’de gösterilen çevresel sürdürülebilirlik sorunu ile gösterilmektedir. Kişinin kendi karbon ayak izini azaltacak şekilde yaşam tarzını değiştirmesi için hem yeşil değerleri hem de komşular ve arkadaşlardan gelen sosyal baskıları geliştiren ve harekete geçiren politikaları nereye yerleştireceğiz?

Şekil 1. Tek Boyutlu “Devlet vs. Piyasalar” Politika ve Kurumlar Alanı

Şekil 1’deki politika ve kurumlar menüsü, dört kat genişlemiş bir kader topluluğunun koşullarını ele almak için yeterli donanıma sahip değildir. Ayrıca, politik ekonomiye ilişkin tartışmalarda bu sınırlı paradigmanın öne çıktığı düşünüldüğünde, belki de şaşırtıcı bir şekilde, ekonomideki son gelişmeler ışığında anakronik görünmektedir. İki gelişme de özellikle önemlidir.

Bunlardan ilki, “bilgi devrimi” sayesinde hem hükümetler hem de özel ekonomik aktörler için mevcut olan bilginin yerel ve sınırlı olduğunun kabul edilmesidir. Bunun sonucunda, özel sözleşmelerin ya da hükümetlerin pek çok sorunu çözme kabiliyeti kısıtlanmaktadır. Sonuçlar sırasıyla piyasa ve devlet başarısızlıklarının ötesine geçmektedir. Sınırlı bilgi aynı zamanda birçok ekonomik etkileşimin ekmek ya da çelik alımı gibi piyasa mübadeleleri şeklinde değil de, mübadelenin taraflarından birinin, örneğin işveren ya da borç verenin, diğeri, yani işçi ya da borç alan üzerinde bir tür özel güç uyguladığı asil-vekil ilişkileri şeklinde gerçekleşmesinin nedenidir.

Davranışsal ekonomiden kaynaklanan ikinci gelişme, Levi ve Ugolnik’in geliştirdiği genişletilmiş kader topluluğu fikrinin önemli bir parçasıdır. Bu, insanların başkalarıyla ilgili olarak ahlaksız ve çıkarcı ekonomik insanının ötesinde tercihleri ve etik taahhütleri olduğudur. Cömertlik, adalet ve karşılıklılık gibi eşit derecede önemli değerlerin, insanların geçimlerini sağlamak için işbirliği içinde birlikte çalışmak zorunda oldukları ortamlarda geliştiği görülmektedir. Bu durum, dünyanın dört bir yanındaki küçük ölçekli toplumlarda -çiftçiler, çobanlar, büyük av hayvanlarının avcıları- yapılan bir dizi davranış deneyinde ve Brezilyalı balıkçılar üzerinde yapılan ve okyanus balıkçılarının büyük ve zorunlu olarak işbirliğine dayalı ekipleriyle bireysel ve son derece rekabetçi göl balıkçılarını karşılaştıran bir çalışmada gözlemlenmiştir.

Dolayısıyla, tek boyutlu paradigma ve buna bağlı politika kaldıraçları, Levi ve Ugolnik’in insanların sosyal karakteri olarak adlandırdıkları, başkalarına yardım etme ve iyi bir iş yapma yönündeki doğuştan gelen motivasyonlarımızı, saygın bir kimlik oluşturma arzumuzu ve daha çevreci tüketim tercihleri gibi sosyal normların etkisi gibi unsurlara dayanan çözüm fırsatlarını kaçırmaktadır. Sonuç olarak, politikalar ve aynı zamanda statükonun yeni eleştirileri için yeni bir alan açılmaktadır.

Bu sosyal tercihler, tek boyutlu paradigmada gözden kaçırılan daha iyi bir toplumısal yönetişim için bir fırsat teşkil etmekle kalmayıp, göz ardı edildiğinde etkisiz ve hatta ters etki yaratan politikaların da nedeni olabilir.

Örneğin, kan bağışı için ödeme yapmanın arzı azalttığına dair bazı kanıtlar vardır. Almanya’da 2020-2021 Covid-19 pandemisinde ihtilaflı vatandaşlar, gönüllü olması durumunda aşılamayı coşkuyla desteklemiş, ancak hükümet tarafından zorunlu tutulması durumunda çok daha az desteklemiştir.

Şekil 2. Yeni Bir Paradigmada Devlet, Piyasa ve Sivil Toplum Tamamlayıcılıkları

Kurumlar ve politikalar için Şekil 2’de gösterilen iki boyutlu alternatif bir alan öneriyoruz. Şekil 2’deki üçüncü kutup sivil toplumdur ve üçgenin iç kısmındaki herhangi bir nokta, birlikte çalışan üç kutbun motivasyon ve uygulama mekanizmalarını birleştiren belirli bir politika veya kurum konfigürasyonunu temsil eder. Dolayısıyla, girişler, üç köşe tarafından karakterize edilen oyunun kuralları ve motivasyonların farklı kombinasyonlarına sahip kuruluşları veya politikaları temsil eder.

Buna sinerji simpleksi diyoruz çünkü Levi ve Ugolnik soruyu hükümetlere karşı piyasalar ya da devlete karşı sivil toplum olarak ortaya koymuyor. Bunun yerine, iyi tasarlanmış organizasyonlar ve oyun kuralları, oyunun köşelerinin (hükümetler, piyasalar ve sivil toplum) birbirlerinin yerine geçmek yerine birbirlerini tamamlayıcı şekilde çalışmasına olanak tanır. Örneğin, hem devlet baskısını hem de sosyal normları gerekli görürler; hiçbiri diğeri olmadan çalışmaz.

Bazıları tarafından uç bir endişe olarak görülen değer değişikliklerinin etkisi önemli. Dünya çapında otomobil imalat sektöründeki “yeşil” ve “kirli” patentler üzerine yapılan ampirik yeni bir çalışma, artan rekabetle birlikte değerlerin yeşillenmesinin (son yirmi yılda gözlemlenen büyüklükte), yakıt fiyatlarında (siyasi olarak patlayıcı) yüzde 40’lık bir artıştan kaynaklanacak olanla aynı büyüklükte bir inovasyonun yeşillenmesini açıklayacağını ortaya koymuştur.

Yeni bir ahlaki ekonomi politiğe uygun olarak simpleks, aynı zamanda ekonomik büyümenin kaynaklarını maddi çıktıda değil, Levi ve Ugolnik’in vurguladığı insanların öznel refahında kavramsallaştırmanın bir yolunu da sunmaktadır. Ekonomik dinamizmin yeniden canlandırılması, iklim ve biyoçeşitlilik krizlerinin ele alınması için elzemdir. Ve yeni Schumpeterci büyüme teorisi tarafından modellenen bu canlanma, kısmen yeşil sosyal normlar (sivil toplum) tarafından motive edilen kapitalist firmalar (piyasalar) arasındaki yaratıcı yıkımın tamamlayıcı güçlerinin harekete geçirilmesine, devletin inovasyonu yönlendirme ve rekabet ve düzenlemeyi uygulama becerisine ve inovasyona erişimi demokratikleştirecek yeni politikalara bağlı olacaktır.[1]

Sinerji simpleksimiz, genişletilmiş bir kader topluluğunun nasıl yaratılabileceğini göstermemektedir. Ancak Levi ve Ugolnik’in (ve liderlik ettikleri ahlaki ekonomi politik projesinin) çok verimli bir şekilde başlattıkları bir süreç olan alternatifleri araştırmak ve tartışmak için bir dil ve yol haritası sağlar.

***

Editör Notu: 28 Şubat 2023 tarihinde Samuel Bowles ve Wendy Carlin’in Dædalus’ta yayınlanan “Foundations of an Expanded Community of Fate” başlıklı yazısı İLKE Analiz okurları için Elif Feyza Dinç tarafından tercüme edildi. Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve İLKE Analiz’in editöryal politikasını yansıtmayabilir.      


[1] Sinerji simpleksimizin uygulanmasını da içeren güncel ve teknik olmayan bir inceleme için bkz. Schumpeterci büyüme teorisi, ilk hamleyi yapanların elde ettiği geçici kârlardan kaynaklanan inovasyon teşviklerini kabul eder. Eski teknolojiler ve yönetim uygulamaları, bu yaratıcı yıkım süreci tarafından kârsız hale getirilir.

0 yorum

Diğer Yazılar