Nükleer Silahların Yayılmasını Önlemede Uluslararası İşbirliğini Canlandırmak - İLKE Analiz

Nükleer Silahların Yayılmasını Önlemede Uluslararası İşbirliğini Canlandırmak

Mahdi Zadehali

Pek çok devletin nükleer silaha sahip olduğu bir dünya öngörüsüne rağmen, küresel nükleer silahların yayılmasını önleme düzenlemesi etkileyici olmuştur. Kuzey Kore, nükleer silah edindiğinden beri, başka hiçbir ülke bunu yapmadı. Ayrıca, neyse ki 1945’ten bu yana hiçbir savaşta nükleer silah kullanılmadı ve uluslararası toplum üyelerinin büyük çoğunluğu kendi nükleer silah programlarını geliştirmeye ihtiyaç duymadı. Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması’na (NPT) taraf olan 191 devlet de dahil olmak üzere neredeyse tüm ülkeler tam nükleer silahsızlanma hedefini destekliyor. Ancak çoğu bunu başarmanın en iyi yolu konusunda hemfikir değil.

Bu bağlamda, NPT imzacısı nükleer silaha sahip 5 ülke ve müttefikleri ile Nükleer Silahların Yasaklanması Anlaşması’nın (TPNW) destekçileri olmak üzere 2 görüş ortaya çıktı. Nükleer silaha sahip devletler ve müttefikleri, silahsızlanmaya kademeli bir yaklaşımı teşvik etmekte ve nükleer caydırıcılığın, kendi güvenlikleri için önemini vurgulamaktadır. TPNW destekçileri, nükleer silaha sahip devletlerin nükleer silahlarını ortadan kaldırma konusunda herhangi bir ilerleme kaydetmediğine ve bu devletlerin güvenlik politikalarında nükleer silahların rolünün azalmadığına inanmaktadır.

Büyük güçler arasındaki gerilimlerin artması ve nükleer silaha sahip bazı devletlerin son eylemleri, nükleer silahsızlanma beklentileri konusunda şüphe uyandırdı. ABD’nin Trump yönetimi sırasındaki yıkıcı politikası, çeşitli zorluklar yarattı: Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler (INF) anlaşmasını feshetmesi, Kapsamlı Ortak Eylem Planı’ndan (JCPOA) çekilmesi ve Yeni Stratejik Silahların Azaltılması Antlaşması’nın (NEW START) geleceği hakkında belirsizlik yaratması, küresel nükleer silahların yayılmasını önleme çabalarını baltaladı ve çok taraflı diplomasiye zarar verdi. Birleşik Krallık’ın nükleer savaş başlıkları üzerindeki üst sınırı artırma kararı, Rusya’nın yeni nükleer silah teknolojisi geliştirme faaliyeti ve Kuzey Kore’nin gelişmiş nükleer silah programı, ABD’nin eylemleriyle birlikte düşünülmelidir.

“Büyük güçler arasındaki gerilimlerin artması ve nükleer silaha sahip bazı devletlerin son eylemleri, nükleer silahsızlanma beklentileri konusunda şüphe uyandırdı.”

Bu koşullar altında, nükleer silahların yayılmasını önleme çabalarının geleceği oldukça belirsiz görünüyor. Her ne kadar bu güvensizlik ortamı, nükleer stokların azaltılmasını zorlaştıracak, nükleer riskleri azaltma çabalarına zarar verecek ve toplu bir uluslararası tepkiyi engelleyecek olsa da, nükleer silahların yayılmasını önleme düzenlemesinin/düzeninin tamamen çökmesi olası değil. Silahsızlanma ve nükleer silahların yayılmasını önleme düzenlenmesi, kolektif güvenlik sisteminin merkezinde olmaya devam edecek ve temel hedeflerine bağlı kalması gerekiyor. Bu sistemi güçlendirmeye yönelik bazı umutlar hala geçerli:

– NPT İnceleme Konferansı; tarafların uygulamaları ve anlaşmaya uyumu gözden geçirdikleri, nükleer silahların yayılmasının önlenmesiyle ilgili yeni zorlukların üstesinden gelmek ve temel amaçlar doğrultusunda atılacak adımlar için anlaşmaya vardıkları beş yıllık bir konferans mekanizmasıdır. Dünyada halk sağlığı tehdidi oluşturmaya devam eden Covid-19 pandemisi nedeniyle iki kez ertelenen NPT konferansının,  50. yıl dönümünün ardından 2022 İnceleme Konferansı’nda başarılı bir şekilde sonuçlanması sembolik bir önem taşıyor.

– ABD ile Rusya arasındaki New START Anlaşması önümüzdeki beş yıl için uzatıldı. Bu önemli adım, nükleer silahların yayılmasını önleme ve silah kontrol düzenlemelerinin uluslararası toplumun tüm üyeleri için karşılıklı, öngörülebilir ve doğrulanabilir güvenlik kazanımları sağlayabileceğini gösteriyor. New START’ın uzatılması, konferans beklentilerini gözden geçirmek için büyük bir destek sağladı. Bu, aynı zamanda, New START’ın veya devam eden bir anlaşmanın, henüz kapsanmayan sistemlerin nasıl ele alınacağını değerlendirecek ikili stratejik görüşmeleri sağlayabilir. (Stratejik olmayan nükleer silahlar, uzun menzilli konvansiyonel saldırı füzeleri ve hipersonik sistemler de buna dahil).

Dünyada nükleer silahların yaygınlaşmasını önleme konusunda doğru yola girme olasılığını gösteren eğilimler var. Ancak bu sistemin önümüzdeki yıllarda karşılaşacağı zorlukların üstesinden gelmek için nükleer silah sahibi devletler ve nükleer silah sahibi olmayan devletler aşağıdaki konularda ortak bir anlayış edinmelidir:

  • Mevcut çok taraflı silahsızlanma ve nükleer silahların yayılmasını önleme kurumları, düzenlemeleri ve mekanizmaları uluslararası toplum tarafından korunmalıdır. Tüm NPT tarafları, anlaşmanın hedeflerine yeniden taahhütte bulunmalıdır. NPT’nin hedeflerine üst düzey bir bağlılık, düzenin kendisine ve yaklaşmakta olan konferansa fayda sağlayacaktır. Belirli temellerin önemi üzerinde anlaşmazlıklar mevcut. Bazı ülkeler nükleer silahların yayılmasını önlemeye, bazıları ise silahsızlanmaya odaklanma çağrısında bulunuyor. Bunlar göz önüne alındığında, NPT tarafları dikkatlerini anlaşmanın temelini oluşturan mantığa (yani, nükleer savaş tehlikesi), vermeleri gerekiyor. Bunu yaparken teknolojik gelişmelere uyum sağlamak, insani, ulusal ve toplu güvenliğe katkıda bulunmak için amaçların ve dilin gençleştirilmesi gerekiyor.
  • Silah kontrolünün ve nükleer silahların yayılmasını önleme, diplomasinin temeli olan çok taraflılık ve kazan-kazan yaklaşımı uluslararası toplum tarafından desteklemelidir. Aksi takdirde her tek taraflı yaklaşım ve çifte standart, kitlesel güvenlik kavramından uzak, yıkıcı bir hal alacaktır.
  • ‘’Büyük güçler, büyük sorumluluklar getirir” ve diplomasi yoluyla barış ve güvenliğin geliştirilmesi uluslararası güçlerin öncelikli sorumluluğudur. Büyük güçler arasındaki gerilimlerin artması ve nükleer silaha sahip bazı devletlerin son eylemleri, nükleer silahsızlanma beklentileri konusunda şüphe uyandırdı. Bu zorluğun üstesinden gelmek için diyalog ve iletişim kanallarının yanı sıra derin katılım için iç desteğe de ihtiyaç var. P5 (Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Daimi Üyeleri), yeni nükleer risk azaltma önlemlerini açıklamalıdır. Geçtiğimiz birkaç yıl içinde, NPT imzacısı nükleer silaha sahip beş devlet, nükleer risk azaltma önlemlerine ilgi duyduklarını beyan ettiler, ancak bunun için sınırlı önlemler aldılar.
  • Teknolojik gelişmeler, yirmi birinci yüzyılda yerleşik silah kontrol düzenlemelerine yeni zorluklar getiriyor. Her bilimsel gelişme, yeni nesil silahların yetiştirilmesi ve korkunç savaş ve öldürme yöntemlerinin yenilenmesi için bir alan açabilir. Bu da, silahların ve yöntemlerin uluslararası kontrole tabi olmasını daha acil hale getirecektir.

Sonuç olarak, her ülke ve uluslararası aktör, yeni dünya düzenini oluşturmaya ve hukukun üstünlüğüne dayalı uluslararası yönetişimi geliştirmeye aktif olarak katkıda bulunmalıdır. Eğer nükleer silahların yayılmasını önlemeye dair tüm çabalar ve düzenlemeler buna sözde hizmet eden birkaç nükleer silahlı devlet için statükoyu koruma aracı olarak görülürse bu sistem hayatta kalamaz. Silah kontrolü, şeffaf kurallar ve bunlara istikrarlı bağlılık gerektirir. Uluslararası toplum da bunları kolektif olarak uygulamaya hazır olmalıdır ve bu asla kolay bir iş olmayacaktır.

Çeviren: Hatice Küçükalp
Orijinal metin için tıklayınız.

0 yorum

Diğer Yazılar

Yorum yap